Açıklama
Bir ülkenin tüm bitki ve hayvan türleri hem o ülkenin hem de dünyanın biyolojik zenginliklerinden sayılır. Yurdumuzda hayvancılık, balıkçılık, ormancılık, eczacılık ve sanayi açısından önem taşıyan pek çok tür vardır. Doğal bitkilerimiz kadar, bu topraklarda yaşayan insanların kültüre aldığı, yaratıcılarının isimleri, yetiştirildiği yer ya da özellikleriyle adlandırılan köy çeşitleri de ülkemizin zenginliğidir. Bu çeşitlere verilen isimler, sadece onları yaratan kişileri değil, onların esprilerini, dil zenginliğini, bazen dünyaya bakışlarını yansıtır, birer hikâyeleri vardır.
Gelişen tarım teknolojileri birim alandan maksimum ürün almada yeni bir çığır açtı. Ticari amaca yönelik olarak öncelikle standart, daha sonra hibrittohumlar yerli tohumların, sonunun başlangıcı oldu. Günümüze kadar bozulmadan gelen lezzeti ile maniye, bu hususta şanslı bir seyir izledi.
Bugün yerel çeşit olarak isimlendirdiğimiz maniye ilçede eskiden beri yerli domatese verilen genel isimdir. Maniye, etli, dolgun yapıda; koku, tat ve kendine has aroması ile damakların aranan lezzetidir. Pembe veya kırmızı renklerde olabileceği gibi şekil olarak da farklı özellikler göstermektedir. Genellikle kıvrımı yapıda ve oldukça iri büyüklükte olabilmektedir. Bitki yapısı güçlü ve yarı açık yapıdadır. İlk salkımdan üst salkımlara kadar çiçeklenmesi ve meyve tutumu seyrektir. Bitkisel özellik olarak çoğu zaman yaprakları dışa doğru hafif dönüktür. Yetiştiriciliği kolay, ince kabuklu bir domates çeşididir. Meyve şekli basık dolgun ve lobludur. Meyveleri yumuşak etli, pembe veya kırmızıdır. Raf ömrü kısa olan maniyenin ortalama meyve ağırlığı 300 – 400 gr.dır. İri meyveler 1000 gr ve üzerinde gelebilmektedir.
Maniye çeşidinde hem ana hem de yan gövdeler gelişim gösterir. Çiçek demetleri arasındaki yaprak sayısı genellikle sabittir. Sofralık pazara yönelik olarak kullanılmaktadır. Maniyenin kırmızı ve pembe formları bulunmaktadır. Kırmızı renkli maniye, bitki ve meyve yapısı itibariyle pembe formlardan daha iri ve daha gelişmiş yapıdadır. Kırmızı renkli formların bitki yapısı itibariyle de daha güçlü yapıda olduğu görülmüştür. Vejetasyon süresinin aynı olduğu çeşitlerde pembe maniyenin fizyolojik bozukluk zararından daha az etkilendiği görülmüştür.
Domatesin büyüme çemberi genç fide, vejetatif büyüme, çiçeklenme, meyve gelişimi ve hasat gibi farklı gelişme safhalarını kapsar.
Genç fide dönemi: Kök gelişimi ve iletim demetlerinin gelişiminin yoğunlaştığı safhadır.
Vejetatif gelişme: Gelişimin ilk 40-45 gününü kapsar ve hemen arkasından meyve gelişme dönemi başlar. Bu periyodu 4 hafta süren hızlı büyüme dönemi izler. 70 gün sonrasında, yaprak ve gövdede kuru madde birikimi olmadığı gibi vejetatif gelişimde son bulur.
Çiçeklenme ve meyve tutumu: çiçeklenme ve meyve tutumu çeşit, çevre koşulları ve yetiştiriciliğe bağlı olarak dikimden yaklaşık 20-40 gün sonra başlar ve büyüme çemberinin sonuna kadar devam eder.
Meyve gelişimi: çiçeklenme ve meyve tutumunun sonra meyveler gelişip büyümeye başlarlar. Bu dönemde meyvede kuru madde birikimi maksimum düzeydedir.
Fizyolojik olgunlaşma ve hasat: meyve olgunlaşması ortalama 80 günde gerçekleşir. Çevre (don) ve ekonomik koşulların (domates fiyatları) elverişliliğine bağlı olarak bu dönemi hasat takip eder.
Her ne kadar Temmuz başında ilk maniyeler çıksa da, asıl Ağustos ve Eylül aylarındatezgahlardaki yerini almaya başlarlar. Yola dayanıklılığı az olan maniyenin hasat olgunluğunu çok geçirmemek gerekir. Pazarlarda aranan bir yerli çeşit olan maniye ilk dönemler 10-12 TL/kg’ dan alıcı bulmaktadır. Maniyenin diğer kültüre alınmış domates çeşitlerine göre döl verimi biraz düşüktür. Özellikle çiçeklenme döneminde su ihtiyacımı iyi düzenlemek gerekmektedir. Bilinçsiz sulama çiçek silkmesine sebep olmaktadır.
Karabük il Tarım ve Orman Müdürlüğünün sekreterya ve destekleri ile Safranbolu Kaymakamlığınca,Türk Patent ve Kurumuna 01.12.2021 tarihinde C2021/000500 başvuru numarası ile menşe coğrafi işaret başvurusunda bulunulmuştur.
Damakların aranan lezzeti sloganı ile hafızalarımıza kazınan maniyeyi bugün doyumsuz bir lezzetle tüketebiliyorsak, burada yerli tohum bilinci olan ve gönüllü korumacılıkta rol alan üreticilerimizi takdir etmek gerekmektedir. Bizlere düşen onların inatla üretmeye devam ettikleri maniyeyi, gelecek kuşaklara bozulmadan aktarmaktır.